DOLAR 32,3532 0.3%
EURO 35,1407 -0.01%
ALTIN 2.307,121,32
BITCOIN %
İstanbul
17°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

TEKNOLOJİNİN DİL ÖĞRENMEDE ETKİSİ

TEKNOLOJİNİN DİL ÖĞRENMEDE ETKİSİ

ABONE OL
Ekim 2, 2022 17:43
TEKNOLOJİNİN DİL ÖĞRENMEDE ETKİSİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yabancı dil bilmenin çok büyük bir önemi vardır. Ülkemizdeki gençlerin yarısından fazlasının en gerekli yabancı dil olan ingilizceyi dahi bilmiyor olması gerçekten üzücü bir durumdur. Ancak bu durumdan sadece gençler sorumlu değildir. Bugün baktığımızda ülkemizde istisnalar hariç artık okumayan genç kalmıyor ve okulda her öğrenciye yabancı dil dersi veriliyor. Daha ilköğretimde başlayan bu ders ortaöğretim ve yükseköğretim döneminde de devam ediyor. Peki bu gençler bu kadar sene boyunca aynı dilin dersini almasına rağmen neden bu dili bir türlü öğrenemiyor. Çünkü malesef verilen eğitimin oldukça kötü ve yetersiz düzeyde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki müfredat yetersiz ama öğrencilerin hiç mi suçu yok diye soracak olursanız evet haklısınız. Öğrencilerde bu ders için hiçbir zaman hevesli olmamıştır. Dürüst olmak gerekirse ülkemizde ingilizce dersleri her zaman öğrencilerin boş ders gözüyle baktığı, yeterince odaklanmadığı derslerden biri olmuştur. Ancak bu durumun da sorumlusu yine eğitim sistemimizdir. Öğrencilere diğer tüm derslerde de anlatılmadığı gibi bu dersinde neden önemli olduğu anlatılmaz. Eğitim sistemimizdeki en büyük hata budur. Öğrencilere zorla dersi öğrenmek zorunda olduğu söylenir. Eğer öğrenmezse sınavdan geçemeyeceği ve sınıfta kalacağı konusunda da uyarılır. Başka hiçbir şey söylenmez. Bu derslerin bize neden öğretildiği, ileride ne işimize yarayacağı o yaştaki çocuğa ilgi duyacağı şekilde anlatılmaya başlansa öğrenciler bu dersi zorunluluktan ziyade gereklilik olarak görürse işte o zaman bu iş çözülür. Dersleri sadece zorunluluk olarak görmek demek psikolojikmen hem derslerden hem de okuldan nefret etmek demektir. Bir de bunların üzerine bu dersin öğretim şekli de yanlış olunca haliyle öğrencilerin birçoğu okul hayatında ingilizce öğrenemez.

DİL ÖĞRENMEDE KURSLARIN ETKİSİ

Dil öğrenmek için ilk yapılması gereken şey, o dili öğrenmeye ne kadar ihtiyacımız olduğunu fark etmektir. Yani bunun keyfi bir durum değil şart olduğunu ve en önemlisi de neden şart olduğunu bilmek gerekir. Bu işin okulda olmayacağına artık çoğumuz hemfikiriz. Peki nerede öğrenebiliriz? Bunun için pek çok kurs vardır. Örneğin rastgele bir örnek verecek olursak bir iPhone xr almak yerine iPhone xr fiyatına kursa gidip eğitim almak mümkündür. Peki kursa gidersek dil öğrenebilir miyiz diye sorarsanız cevap yüksek ihtimal ile hayır. Çünkü malesef ülkemizde dil kurslarının pek çoğu sadece para kazanmaya odaklanmış ticarethanelerdir. Öğrenen öğrenir, öğrenmeyen için geri dönmeye vakit yoktur mantığı ile hareket ederler. Tabi kayıt için gittiğiniz de bu durumun tam aksi olduğu ile ilgili son derece güzel bir biçimde ikna edebilirsiniz. Çoğu öğrenci sadece kurs ile ingilizce öğrenebileceğini sanıp kursa yazılır fakat sonraları neyin ne olduğunu farkedip hayal kırıklığına uğrar. Ancak doğru olan kursa gitmemek de değildir. Çünkü tabi ki tüm kurslar da bu şekilde değildir. Çok iyi eğitim veren oldukça iyi kurslar da bulunmaktadır fakat bunlar son derece pahalıdır. Basit bir kursa gidip düşük düzeyde de olsa bir şeyler öğrenmek ve yanında sürekli kendinizin de her boş anınız da yapacağınız pratiklerle öğrenebilmek biraz daha yüksek olanaklıdır diyebiliriz. Ancak bana kalırsa çok iyi düzeyde ki kurslara yetecek paranız yoksa ve kursa gitmek gibi bir motivasyona ihtiyaç duymuyorsanız ingilizce öğrenmek için kursa gitmenizi tavsiye etmem.

PEKİ DİLİ NASIL ÖĞRENECEĞİZ?

İngilizce öğrenmek imkansız değildir. Özellikle de kursa gittikten sonra birçok insan bunun imkansız olduğunu düşünür. Çünkü özellikle bu iş için vakit ayırıp para ödeyerek kursa gider ve bir süre sonra o kadar zor gelir ki dersi dahi takip edememeye başlar. Bu kadar emek verip uğraşıp da öğrenemiyorsam demek ki ben dil öğrenemem diye düşünmeye başlar. İşte kurslara gitmemenizi tavsiye etmem deki en büyük sebep de budur. Kursa giden insanlar genelde bu söylediklerimi yaşarlar ve bu konuda hayal kırıklığına uğrayıp hevesleri kırılır. Bir daha asla öğrenemeyeceklerine inanırlar. Ancak bu yanlıştır. Çünkü en başında uyguladıkları sistem yanlıştır. Kendilerinde sandıkları gibi bir problem yoktur. Bu iş için en doğrusu evde kendiniz öğrenmektir. Özel kurslar ile öğrenemediğimiz dili evde kendi kendimize nasıl öğreneceğiz diye korkmayın. İnanın bu yöntem çok daha işe yarar bir yöntemdir. Evde yalnızca dört beş aylık her gün çalışma ile öğrenmek gayet mümkündür. Bu yöntem ile öğrenebilir miyim acaba diye sakın düşünmeyin. Herkes bu yöntem ile çok kolay öğrenebilir. Elbette siz de çok rahat öğreneceksiniz. Beş ayın sonunda gayet yeterli bir düzeyde ingilizce konuştuğunuzu göreceksiniz. Öncelikle ilk kural disiplindir. Beş ay boyunca her gün günde bir saat ayıracaksınız. Ancak bu konuda kendinizi asla kandırmayacaksınız. Bugün yorgunum, bir günden birşey olmaz gibi bahaneler üreterek kendinizi kandırmaya başlarsanız size bir tavsiyem var. Bunları yapacaksanız boşuna zaman kaybetmeyin, malesef öğrenemezsiniz. Her gün mutlaka bir saat ayırabileceğinizi siz de biliyorsunuz. Eğer kendinize inanarak “ben bu kuralı çiğnemem, her gün mutlaka bir çalışırım” diyorsanız, tamamdır. Siz bu dili kesinlikle öğreneceksiniz demektir.

 

ZAMANI DEĞERLENDİRME?

Her gün bu bir saati üç parçaya böleceğiz. Her gün 3 adet 20 dakikalık dersiniz olacak. Bu 20 dakikalardan ilki gramer çalışması olacak. Her gün 20 dakika gramer çalışacaksınız. Ancak nereden çalışacağınızı bilmiyor musunuz? İnternette gramer öğrenebileceğiniz pek çok ücretsiz eğitim setleri vardır. Bunların video şeklinde olması çok önemli. Her gün 20 dakika mutlaka gramerinizi çalışın. Şimdi sıra ikinci 20 dakikanızda. O da kelime ezberlemektir. Her gün 20 dakika kelime ezberi yaparsanız eğer beş ayın sonunda ingilizce konuşmanıza fazlasıyla yetecek kadar ingilizce kelimeyi ezberlemiş olacaksınız. Sıradaki 20 dakikanızı “listening”e yani dinlemeye ayıracaksınız.Her gün 20 dakika basit bir düzeyde ingilizce konuşulan bir animasyon, dizi veya filmi ingilizce altyazılı şekilde en az 20 dakika izleyin. Bu şekilde kulağınız bu dili duymaya ve kelimeleri yavaş yavaş ayırt etmeye başlayacak. İngilizce konuşmanızı sağlayacak en önemli yöntemlerden biri budur. Bunları her gün aksatmadan yapacaksınız. Hepsini en az 20 dakika şeklinde ayarlayın ve dilediğiniz günlerde bu sürenin üstüne çıkın. Tabi bu zorunlu değil. Asıl önemli olan bu sürenin altına hiç düşmemek. Şimdi geldik en önemli taktiğe… Kendinize ingilizce konuşabilecek bir arkadaş edinmek. Bu internet üzerinden dahi olabilir. Ancak mutlaka bulmaya çalışın. Bulamıyorsanız yapacak birşey yok ama daha hızlı ve daha iyi öğrenmenin en iyi yolu direk konuşmaktır. Hem günlük bu bir saatlik ders programınızı uygularsanız bir de üstüne kendinize ingilizce konuşacak birini bulursanız çok kısa sürede çok iyi bir düzeye ulaşırsınız. Ayrıca bu yöntem kursa ödeyeceğiniz ücrete bakarsak çok daha kârlıdır. Yalnızca eğer çok isterseniz bir kaynak kitap satın alırsınız. Başka da bir harcama yapmanıza gerek kalmaz. Kaliteli kaynak kitapların pahalı olduğunu biliyoruz. Bunun için de önünüzde ki Efsane Kasım gibi ilk büyük indirim fırsatını değerlendirebilirsiniz. Kısacası evinde telefon, tablet veya bilgisayar gibi bir cihazı ve interneti olan herkes ingilizce öğrenebilir. Tek yapmanız gereken ertelemeden hemen şimdi başlamak.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.